Sayfalar

25 Eylül 2013 Çarşamba

Kahrolsun Holdingler, Yaşasın Efsaneler !

    

     Bugün haberi aldığımda işteydim. Önce inanmak istemedim. “Yavşak basın uyduruyor” yine dedim. Küfrettim, saydım, sövdüm… Sonra 2000 yılına gittim bi an. “Terim, İtalya’ya Fiorentina takımına gitti” haberleri çıkıyordu sürekli. Sonra okuldan eve gelip gasteyi okuduğumda öğrendim. Terim gitmiş. Çocuk halimle hüngür ağladığım geldi aklıma. Sonra baktım ki, kazık kadar adam olmuşum değişen bi bok yok ! Yine döküldü yaşlar gözlerimden. Belki daha ince ama daha acı verici, daha kalbi sızlatan cinsinden. Utanmadım da… Çekildim bi köşeye, sustum. “Neden ağlıyor bu manyak” diyen olmuştur elbet. Onu da anlatmak için bu yazıyı  yazıyorum işte…
    
     Herkesin bi Galatasaraylı olma hikayesi vardır muhakkak. Benim ki, biraz da çocuk aldanmasıydı. Babamın “Hayatta üzülmek  istemiyorsan Galatasaraylı olacaksın”  sözüne kansam da ilk zamanlar, üzüldüğümde oldu, yalan değil. Ama üzülürken bile, hep bi umudum vardı. Ya Coşkun Özarı’nın  ya da Turgay Şeren’in yazılarından hep “Bir gün her şey çok güzel olacak” çıkarımını yapıyordum kendimce. Nasıl bir takım olmamız gerektiğini, Galatasaraylılığın bir gelenek, bir aidiyet olduğunu onlardan öğrendim. Dahası, Galatasaray’ın ne demek olduğunu onlardan öğrendim.

     Hagi ile daha da çok bağlandım Galatasaray’a. Nasıl bağlanmazsın ki ? Çocukluk kahramanımdı. Coşkun Özarı ve Turgay Şeren hep ondan bahsederdi. Demek ki, sadece benim değil her Galatasaraylı’nın kahramanıydı Hagi. İmparator da vardı tabi ki. İlk devre kötü biterse “ Nasıl olsa  maçı çeviririz rahatlığı vardı.” Çünkü İmparatordu o. Kral vardı, Büyük Kaptan vardı, kovulsa da formasının hakkını veren…

      Sonra “nedense” büyüdüm. Ben büyüdükçe o çocukluk kahramanlarım birer birer kayboldu. Ama öğrettikleri hiçbir şey aklımdan çıkmadı. Bugün de çıkmadığı gibi.

      O çocukluk kahramanlarımdan bugün hayatta olan ve hala Galatasaray ile yaşayıp Galatasaray’a hizmet veren Fatih Terim’in kovulması, “Kol kırılır, yen içinde kalır” sözü ile açıklanamaz. Eğer, Baba Gündüz’ün “Galatasaray, bir halatı birlikte çekenlerin takımıdır.” Sözüne inanmış milyonlar varsa, öyle bi kol da yok, öyle bir yen de !

     Unutmayalım ki; İmparator, Galatasaray’daki ilk döneminde, bayan basketbol takımı Avrupa şampiyonluğuna koşarken kulübün takıma iç çamaşırı alacak parası yokken bu takıma destek veren kişiydi. Yine Milan’dan ayrıldığında, başka bir kulüple anlaşma durumu olursa alacağı tazminattan vazgeçerek yine Galatasaray’a gelen kişiydi.

     Bunları hatırlatıyorum ki, İmparator hakkında konuşulmasın yavşak yavşak ! Terim’in karakterinde, duruşunda en ufak bir değişiklik yok. O, her zamanki gibi yine Galatasaraylılığını Galatasarayla birlikte yaşıyor.

     İmparator’a yöneltilen suçlamalar da var tabi: “Demirören TFF’si ile anlaştı, bu durum takımı etkiledi vs.” Ulan, bütün ülkenin futbol anlayışına yön veren bi insan, milli takıma zor zamanında nasıl müdahele etmez ? Kaldı ki, bu işi sadece duygularıyla yapan, “Milli takım takımlar üstüdür” anlayışına sahip birinden bahsediyoruz.
    
    
     Büyük resme bakalım biraz da… Coşkun Özarı’dan girdim konuya. Ben ve benim kuşağımdakilerin gördüğü en eski Galatasaraylıydı belki de. O, aramızdan ayrıldı. Hatırlayan da yok, hatırlatan da. Turgay Şeren ne yapıyor bilen var mı ?
    
     Bugün, öyle bir durumdayız ki, bırakın beni, 15-16 yaşındaki kardeşlerimizin bile tanıyamayacağı bir Galatasaray var önümüzde. Farkında mısınız bilmiyorum ama Galatasaray’ı Galatasaray yapan, bizleri bu renklere bağlayan her şey birer birer elimizden alınıyor.

     Metin Oktay Parçalısı’nı aldılar elimizden önce. Şu an sahada ne giydiğimizi bilmiyoruz. Evimizden, Ali Sami Yen’den kovulduk. Metrolarda çile çeken onbinleriz ! Yeni stada geçtik, daha modern dediler, büyük dediler, ne Ali Sami Yen adı tam olarak var, ne hayatını Galatasaray’a adayan Alpaslan ağabeymizin  adı geçiyor stadın herhangi bir yerinde. En basitinden, hatırlayın daha dün gibi Schalke maçı biletleri kimlere verildi ?

     Sizi bilmem ama ben, Ali Sami Yen’in Eski Açık’ının tuvaleti olmayan karanlık koridorlarındaki sidik kokusunu bile özlüyorum !

     Şimdi, sıra Terim’de kimilerine göre. O’nu da yiyeceklerini sanıyorlar. O’nu da bitirip, Galatasaray’ı kendi arka bahçelerine çevireceklerini sanıyorlar. Biz de diyoruz ki: YEDİRMEYİZ BİRADER ! Orada bi duracaksın, Galatasaray’ın menfaatleri diyerek yıllardır kazandığınız milyarları, İmparator üzerinden sizlere yedirmeyiz. Bizler, Galatasaray’ımızı Galatasaray yapan değerleri savunmak için varız. Ne şampiyonluklar umrumuzda, ne de artık borsaya bildirilen transferler. Çünkü bizler biliyoruz ki, Galatasaray’ın değerleri ne borsadaki hisselerdir, ne de endüstriyel futbol denen sikin uydurduğu kulübün menfaatleridir.

     Düşünsenize kulübü bir SİO’nun yönettiğini. Hani şu, 2 Yıl Mençıstır, 3 yıl çelsi’yi yöneten SİO’lardan. Unutulmasın ki, burası Galatasaray Spor Kulübü. Taşlı topraklı sahalarda sadece arma aşkıyla koşturan Metin Oktay’ıyla, yıllarca parkelerde ter akıtıp kaptanlık yapan Paidar Demir’iyle, Spor Sergi’de binleri coşturan Yenilmez Armada’sıyla… Ne imzaladığın sponsorluklar bizleri kandırabilir, ne de sermaye artırımların… Bizler Galatasaraylıyız. Efsanelerimizi, holding yöneten zihniyetine yedirmeyiz.

      Kahrolsun Holdingler, Yaşasın Efsaneler !